bir geçişin içindeyiz. ezberler bozuluyor, bağlı olunan bakış açıları ve sınırlar değişiyor.sivil toplum olarak biz de bugüne kadar kullandığımız yöntem ve stratejilere yeni gözlerle bakıyoruz. hangi gidiş yollarını, nasıl güncelleriz? geçen senenin pasaj forumunda insan hakları, zamanın karmaşık, iç içe geçmiş devasa krizlerinin karşısında nasıl dirençle duracak? diye sorduk.
bu yolculuğu pasaj 2.0 ile derinleştirdik.
insan haklarına yeniden bakmak, çağın ihtiyaçlarına nasıl cevap olur? nasıl değişiyoruz? çalışırken, oyun oynarken, okula giderken, çocukları büyütürken, şehirleri kurarken, yatırım yaparken, sağlığımıza özen gösterirken, teknolojiyi kullanırken, yaşamı nasıl düzenliyoruz? böylesi bir dönüşüm sürecinde —ve bu dönüşüm için— adaleti, adil bölüşümü, eşitliği, güvende olmayı, kendimizi özgürce ifade etmeyi nasıl mümkün kılacağız? dünya bu sorular ve ötesine cevap aramaya devam ediyor.
biz de, bu tartışmalara tanık olmanın ötesinde nasıl dahil olabileceğimizi araştırdığımız yolculuğumuzu pasaj 2.0’da bir sonraki aşamaya taşıdık.
düşünme biçimlerini dönüştürmeye niyetli , sezgiye yer açan, yeni bakış ve tasarımlara öncelik veren bir forum.
bazen bir meselenin kaynağına ya da yönüne dair öyle bir soru sorarız ki başka bir sürü soru birdenbire ortadan kaybolur. bazı sorunları çözmek için bir süreliğine çözmeye çalışmamak nasıl olur? bir meselenin tamamını yok etmek yerine onu önce küçük parçalara bölüp bunlardan birine odaklanıp çözmeye çalışsak ne olur?
tıpkı sivil düşün desteklerinde olduğu gibi pasaj 2.0 da büyük çözümler yerine bütünleyici ama etkili adımlarla yeni sorma/düşünme biçimlerini keşfetmek için alan açtı.
çok katmanlı, sistematik ama sürprizli, herkes için farklı ilerleyen.
pasaj 2.0, klasik bir oturumlar dizisi değildi. ilk adımda tanıklıkla, ikinci adımda duyularla üçüncü adımda olasılıklarla, son adımda kolektif bir hasatla buluştuk.
birinci adım karşılaş-empati kur-tanıklık et: bu adımda, her biri alanında uzman konuklarımız bize kendilerini birer kitap gibi açtı, hikayelerini anlattı. biz de karşılarına geçip onları dinledik, sorular sorduk, yerlerine kendimizi koyduk. buna, yaşayan kitap deneyimi deniyor. onları kitap gibi okudukça meselelerin sadece teknik değil; sosyal, kültürel ve kişisel katmanlarını da görmeye başladık.
ikinci adım temas et-duyu ve sezgilere alan aç-algını dönüştür: bu adımda, duyu atölyeleri vardı. aklımızdaki soruları bedenimizle deneyimleyip kelimeler yerine duygularla, duyularla, sezgilerle tarif ettik. böylece düşünmenin yeni yolları belirdi.
üçüncü adım keşfet-yön değiştir-farklı bak: bu adımda zihin atölyeleri vardı. sorunlara bakma biçimimiz değişsin diye adım attık. onlara, çözülmesi gereken yapılar gibi değil bize yeni yollar açacak başlangıçlar olarak yaklaştık. soruları böldük çoğalttık, haritaladık. onlarla oynadıkça düşünme biçimimiz de esnedi.
dördündü adım birikenleri hasat et -paylaş-yeni rotaları tasarla: bu adımda tüm bu deneyimi kolektif bir alanda bir araya getirdik. haklar yararına soru sorarken, düşünürken ve çalışırken izlediğimiz yollar dönüşmüş ve nasıl olmuş? hem tartışarak hem görselleştirerek nasıl bir ilerleme kaydettiğimize baktık. sonuçları sindirip yeni yollar, yeni yöntemler ve stratejileri tasarlamaya başladık.
değişim tek seferde değil; sürekli bir akış içinde yaşanıyor. kendini her an yeniden yapılandıran bir çağda yaşıyoruz. çok inandığımız bakış, yol, yöntem ve kavramlar bile artık bize hizmet etmez hale gelebiliyor. sivil toplum, geleceği haklar yararına belirleyebilmek için sonuç vermeyen araçları ayıklamalı. en önemlisi de çözümsüzlük anlayışını aşmayı sağlayacak yolları denemek için sorumluluk almalı. şimdi bu yeni yollara önyargısızca başvurma zamanı. çünkü tarif değişirse seyir değişir seyir değişirse sonuç dönüşür.